Kurt Adamlar Efsanesi

Vahşi hayvanlara dönüşen insanların öykülerine hemen hemen bütün kıtalarda rastlanmaktadır. Kurt olmayan bölgelerde sözkonusu hayvan genellikle o bölgenin vahşi bir hayvanı olmaktadır. Örneğin Afrika kabileleri leoparadam, Hint kabileleri kaplanadam öyküleri anlatırken Güney Amerika’lılarda Jaguaradamlara inanmaktaydı.

Genellikle hibridler (melez) için en iyi aday, uygar insanın tam zıddı olan bir hayvan olarak seçilmektedir. İnsanoğlu konuşarak, düşünerek, saçlarını ve tırnaklarını keserek, elbiseler giyip, bilinçaltından kaynaklanan seksüel ve vahşi arzularını kontrol altında tutarak, doğanın gaddarlığından sıyrılmaktadır. Bu özelliklerin zıddı, tırnakları uzun ve sivri, saldırgan olan kurt, metamorfoz (değişim) için ideal bir ortak olmaktadır. İnsanlık tarihinde şekil değiştirme kabiliyeti, sürekli şeytani güçlerle birlikte anılmıştır. Örneğin Kuzey Amerika yerli kabilelerinden Navajo’lar gece görülen baykuş, ayı ve çakalların şeytani işler yapmak üzere giden büyücüler olduklarına inanıyorlardı. Ortaçağ Avrupa’sında ise cadıların istedikleri hayvanlara dönüşebilecekleri düşünülüyordu. Dolunay olan gecelerde yarı kurt yarı insan bir yaratığa dönüşen kimselerin kurtadam olarak adlandırılıp, efsaneleşmesi Orta çağ Avrupası’nda gerçekleşmesine rağmen bu inancın kökleri çok eskilere dayanmaktadır.

M Ö 5. yüzyılda yaşamış olan Yunanlı tarihçi Herodot. Karadeniz kıyılarında yaşayan bazı toplulukların büyücülerinin, yılın bazı günlerinde kurda dönüştüklerinden bahsediyordu. Yine dilediğinde insana, dilediğinde kurda dönüşebilen bir yaratık türünden de söz edilmektedir. Bu yaratıklar bir görüşe göre insan eti yemek isteyen bir ırktı. Bu ihtiyaçlarını rahatça gidermek için de bir çeşit büyüyle kurt şekline dönüşebilmenin yolunu bulmuşlardı.

Yunan mitolojisinde de bu tip değişim olayları mevcuttur. M.Ö. 43 – M.S. 18 tarihleri arasında yaşayan Ovidius adlı ozan, “Metamorphoses” yani değişimler adlı eserinde kendisine kadar olan tarihlerdeki mucizevi değişim olaylarından söz etmektedir. Bu konudaki mitolojik hikayelerden bir tanesi Arkadya’nın kralı Lycaon’un hikayesidir. Tanrılar tanrısı Olimpos’lu Jüpiter, Lycaon’u denemek için kıyafet değiştirip tanınmayacak bir şekilde onun sarayına gider, yemeğe misafir olur. Lycaon’da bu misafirden şüphelenerek onun tanrı olup olmadığını anlamak maksadıyla önüne yemesi için insan eti koyar. Jüpiter de bunu anlayınca çok kızarak Lycaon’u kurda çevirir. Lycaon sonsuza dek kurt olarak kalıp çevresini dehşete düşürür.
Şekil değiştirerek kurda dönüşme olaylarının anlatımına Roma çağında da rastlanmaktadır. Vergilius, Plinius, Propertius, Servius ve Petronius bu tip öyküleri kaleme alanlardan en bilinenleridir. Bu öykülerdeki kurda dönüşme olayları, genelde ilahi adaletin tecellisi olarak geçmektedir. Petronius’un Saty ricon adlı eserinde tüm klasik detaylarıyla bir kurtadam hikayesi anlatılmakta. dolunaydan, giysilerin çıkarılmasından, kurda dönüşmekten ve kurtadamın çevrede oluşturduğu dehşetten söz edilmektedir. M.S. 64-113 yılları arasında yaşayan Plinius ise böyle bir ilahi adalet öyküsünü şu şekilde anlatır: “Tanrılara insan kurban etme törenlerinden birinde, kurban edilecek olan şahıs tam tören sırasında birden kaçmaya başladı, kendisini kovalayanlardan kurtulup nehire ulaşınca yüzmeye başladı, ancak kurban karşı kıyıya ulaştığında kurta dönüşmüştü. Kurban 9 yıl kurt olarak yaşayıp, cezasını bitirdikten sonra yeniden insan oldu.”

Ortaçağ’da kurtadamlık tam anlamı ile efsaneleşmiş ve çeşitli olayların da etkisi sonucu iyice yayılmıştır. Bu dönemde kurtadamlık da, büyücülük, cadı’lık ve vampirlik gibi telakki ediliyordu. Bu niteliklere sahip olduğu iddia edilen bazen masum, bazen sadece akıl hastası, bazen de fiziksel olarak olağan dışı görünüme sahip (kambur, yassı kafa, vs.) olan birçok kimse engizisyonlarda veya diğer Ortaçağ Avrupası mahkemelerinde yakılarak idam edilmeye mahkum oldu. Bugün bile Avrupa’nın ve İskandinavya’nın ücra köşelerinde bu batıl inanış tamamen yok olmamıştır.

Cevap Yaz